Cumhuriyetimiz ikinci yüzyılına giriyor ama oligarklaşmış siyasetçilerimiz demokrasimizi geri götürmekle meşguller. Kişisel menfaat ve hırs ile körleşmiş sığ bakışlarıyla temel devlet kurumlarını aralarında peşkeş çekiyorlar. En son örneği sözde bağımsız ve tarafsız dedikleri Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK). RTÜK, eski nesil, hepsi otoriter siyasetçilerin Türkiye’ye attığı kazıkların ibretlik bir örneği.
Parti grupları, RTÜK’ün dokuz üyesini, milletvekili sayılarına göre aralarında üleşerek, halkın sağlıklı bilgi edinme ve fikirlerini yayma hakkını tahakkümleri altına aldılar. RTÜK canavarı, adeta bir borazan, muhalefeti bastırma ve halkı otokrasiye alıştırma aleti gibi. RTÜK o derece fütursuz ki Çiğdem Toker’in “Demokrasi sadece seçimlerden ibaret değildir” sözü nedeniyle soruşturma açmış! Çiğdem Toker az bile söylemiş, zira mevcut seçimler gerçek manada seçim bile değil, siyasi parti liderlerinin kendi adamlarını halka dayatmasını meşrulaştırma aracı.
Seçimli otokrasiye gerilemiş olan devletimizi, anayasal demokrasiye geri döndürmek için zaman çoktan geldi de geçiyor bile. Vasat eğitim, orta demokrasi ve orta gelir tuzaklarına takılmış olmak Türkiye’nin kendi ayıbı. Müsebbibi ise siyasi partilere çöreklenmiş ama aralarında pek bir fark olmayan eski nesil oligarşik siyasetçiler.
Zira istisnalar dışında siyaseti halka hizmet aracı olmaktan çıkarıp kişisel hırs ve menfaatleri tatmin alanı haline getiren eski nesil siyasetçiler, demokratik olmaktan çok uzak, sığ ve bağnaz görüşlü, otoriter ve üstelik kazanan her şeyi alır anlayışlılar. Demokratikleşme, özgürleşme adımları gibi gösterdikleri her adımda halka tuzaklar kuruyor ve bundan menfaat elde ediyorlar. RTÜK ve Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) bu tuzakların en ibretlik olanları.
Kurulan tuzaklardan kurtulmak, vasatlığı aşarak gelişmiş devletler arasında hak ettiğimiz yeri almak için gücün gerçek sahibi olan halkın kendi kendini yönetme hakkını eline alması gerekiyor. Bunun için sivil toplumun harekete geçmesi, kurumlarımızı en çok oy alanın emrinde kuklalara dönüştüren oligarşik bir zümre haline gelmiş olan eski nesil siyasetçilerden kurtulması için şart. Bu yolda en başta şu üç hususu öncelikle gerçekleştirmek gerekiyor:
1) Siyasi etik ve siyasetçilerin davranış kuralları net, şeffaf ve tam hesapverir olarak düzenlenmeli. Böylelikle çürük siyasetçiler ayıklanabilir, siyaset kişisel hırs ve menfaat elde etme vasıtası olmaktan çıkartılabilir, siyasi ahlak en yüksek seviyeye yükseltilebilir, keyfi yönetim, yolsuzluk ve rüşvetle etkin mücadele edilebilir.
2) Eş zamanlı olarak bu kuralları işleten bir Adalet Yüksek Mahkemesi kurulmalı. Devlet yönetiminde görev alan veya bu görevlere talip olan bütün siyasi parti yönetimlerinin, yargı mensupları da dahil bütün kamu görevlilerinin her türlü suçlarını soruşturmasında bu uzman Adalet Yüksek Mahkemesi yetkili olmalı; bu kesimin suçlarının soruşturmak için getirilen bütün ön izin ve şartları kaldırılmalı. Milletvekillerinin soruşturması bu mahkemenin iznine tabi tutularak kürsü dokunulmazlığı güçlendirilmeli. Buna karşın peşin dokunulmazlık sistemi terk edilmeli. Kürsü dokunulmazlığı olay bazında tanınmalı, Anayasa Mahkemesi’nde yargısal denetime tâbî olmalı.
3) Siyasi Partiler Yasası değiştirilmeli. Partileri liderlerin şahsi çiftlikleri haline getiren delegelik sistemi kaldırılmalı, parti içi atamalarda, milletvekili ve cumhurbaşkanı adayı belirlemede önseçim zorunlu olmalı, blok liste seçimler yasaklanmalı. Böylelikle halkın işlerini görmeye en yetkin olanların siyasete girmesi, partilere üye olması, parti kariyerinde başarıya bağlı olarak ilerlemesi sağlanabilir. Parti liderleri tüm teşkilatın desteğini alarak başarmalı, başarısız olanlar lider adaylarının nefesini ensesinde hissetmeli. Böylelikle partiler yeni ve daha yetkin liderler çıkarabilir, eskileri kolayca değiştirilebilir. Türkiye Cumhuriyeti’nde torunları olmakla övündüğümüz Cengiz Han’ın liderlik ilkelerini benimsemeyen hiç kimse siyasi partilere lider olma imkanı bulmamalı. Siyasi parti için sorunlarda Anayasa Mahkemesi tek yetkili olmalı, uyuşmazlıkları acil olarak ele almalı.
4) Seçim bölgeleri, kalkınma ajansları bölgeleri bazında belirlenmeli, idari yapıdaki iller bazında milletvekili çıkarma esaslı yapılandırma terk edilmeli.
Böylelikle yönetim halka hükmeden değil hizmet eden temsilcilerden oluşabilir, siyaset kişisel hırs ve yolsuzluklardan arınabilir. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, geleceğimizi yeniden inşa etme, yeni ufuklara ve yeni hedeflere açılma görevi, yeni nesil temiz siyasetçilere emanet edilmelidir.