Bir hukuk devletinde hiçbir yapı çökemez!

6 Şubat 2023 saat 4.16! Daha şafak sökmemiş. Nineler, dedeler, analar, babalar, çocuklar, torunlar, amcalar, dayılar, halalar teyzeler, yeğenler, kuzenler, kankalar herkes, horozlar bile, derin uykuda.. Yelkovan 4.17’e tıkladığında, dakikalar 16’dan 17’e döndüğünde, birden çöktü her şey! Aç ya da tok, üzgün, sevinçli, yorgun, özleminde sevenlerinin sevdiklerinin, ayrı düşmüş ya da kavuşmuş ve nice benzer halde yüzbinlerce insanın başını soktuğu binalar, adeta sinsice, aniden ve acımasızca çöktü
başlarına! On binlerce insan enkaz altında öldü, yaralandı, yüz binlercesi evinden yurdundan oldu! Muhtemelen milyonlarcası yad ellere göçecek, onca sene sefalet çekecek! Kader öyle istediği için yaşanmadı bu çöküş.

Mevkilerini imtiyaz edinme ve hükmetme vasıtası olarak gören siyasiler işlerine ve
kolaylarına öyle geldiği için, bilerek ve isteyerek, yıllardan beri yavaş yavaş hazırladılar! Kasten, taammüden hazırlanan bu çöküşe çokları haraç, rüşvet, ahlaksız siyasi menfaat edinmek için ortak oldular. Lidere değil akla ve bilime itaat eden, bütün bu olanlara ve olacaklara karşı çıkan dürüstler ise ya riya ve yalanla kandırılarak, ikna edilerek ya da zorla elleri kolları bağlanarak susturuldular!
Olacağı bilinen, büyüklüğü ve neden olabileceği yıkım kestirilebilen depremdeki yıkım kaderin eseri değil, yöneticilerimizin görevlerini yerine getirmemesinin acı bir sonucudur.

Yapıların çökmesinden, enkaz altında masum insanların ölümünden, maddi ve manevi zarar ve acılardan, en başta cumhurbaşkanı, bakanlar ile iktidar ve muhalefet milletvekilleri sorumlu. Yıkımın boyutunu, eksik ve ihtiyaçları anında tespit etmeyen, halka hemen bilgi vermeyen, OHAL kararını bile geç alan, arama, kurtarma ve yardım çalışmalarını iyi yönetemeyip kaosa, kurtarılabilecek canların ölmesine neden olan merkezi ve yerel üst düzey yöneticiler görevi ihmalden doğrudan sorumlular.
Hukuk devleti, bilerek neden oldukları veya önlemedikleri ölümler ve zararlardan dolayı en başta yöneticilerin cezalandırılmasını gerektirir.

Görevini yapmayanı yargılayarak ceza vermek, herkesin görevini tam yapmasını ve benzer durumların ortaya çıkmasını önlemek için daha da önemli. Fakat Türkiye’nin yönetim düzeninde, kasten işledikleri ya da ihmal yoluyla gerçekleştirdikleri suçları nedeniyle yönetici kesimini yargılamak ve ceza vermek imkânsız. Yapıları depremlere dayanıklı hale getirmeyen, tersine yıkılacakları yasallaştıran kanun çıkaran, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni (TBMM) hükümetin istediği kuralları çıkaran bir formaliteye dönüştürerek yetkilerini kötüye kullanan milletvekillerine hesap sormak tamamen imkânsız. Örneğin 2018’de “imar barışı” denilen 7143 sayılı kanunu çıkararak kayıt bedeli karşılığında yıkım kararlarını iptal eden, içindekiler zorla tahliye edilerek yıkılması gereken binaları yasal ve dokunulamaz hale getiren iktidar milletvekilleri de, Anayasa Mahkemesi’nde bu kanunu iptal ettirmeyen muhalefet milletvekilleri de, zamanın başbakanı, bakanı, iktidar partisi başkanı da bu binalarda ölenlerden sorumlular ancak dokunulmazlar. Bu dokunulmaz kesime hesap sorulamadığı gibi kentlerimizi yüksek ve depreme dayanıksız yapılaşmaya açan, binaların ortalama yüksekliğini, nüfus yoğunluğunu üç katına çıkaran, kentlerde rant alanları yaratan, sözde hukukun üstünlüğüne tabi olan merkezî yönetime de hesap sormak imkânsız.

“Suçları soruşturulsun” diye dilekçe vermek için 301 milletvekilinin imzası, TBMM’nin soruşturma kararı vermesi için 360 milletvekilinin oyu gereken cumhurbaşkanı veya bakanlar izni vermediği zaman, atamış oldukları liyakatsiz yöneticilerin suçları soruşturulamıyor. Pamukova ve Soma facialarında üst
düzey yöneticiler ve yolsuzluğu ortaya çıkan Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan soruşturma izni verilmediği için yargılanmadılar. Görevini ihmal ettiği aşikâr olan AFAD Başkanı’nın yargılanması için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın izin vermeyeceği de aşikâr. İdari bir amirin veya kurumun yargıya önceden soruşturma izni vermesi şartı bürokrasiyi siyasilere biat ettirmekte, hukuka aykırı eylemlerine karşı durmalarını önlemekte, hukukun üstünlüğünün yerine idarenin üstünlüğünü getirmekte, ülkeyi demokrasi yerine imtiyazlı oligarşik bir yönetime dönüştürmektedir.

Nitekim devlete çöreklenmiş bulunan siyasilerden oluşan oligarşik zümre yargının elini kolunu bağlayarak, halkın canını ve malını tehlikeye atma pahasına, ahlaka aykırı siyasi ve sair menfaat elde edilen bir düzen kurmuştur. Bu zümre binalar çökerek on binlerce can kaybedildikten sonra, kurmuş oldukları çalıp çırpma oyununda mühendis, inşaatçı, belediyeci, denetçi ve sair roller verdikleri piyonlara “hesap soracağız” diyerek bir sonraki seçimi kazanma hesapları yapmaktadır. Bu düzen böyle sürüp gidemez. Türkiye, cumhurbaşkanına, bakanlara ve milletvekillerine peşin dokunulmazlık tanımaktan bir an önce vazgeçmeli, üstün yarar varsa olay bazında koruma verme sistemine geçmelidir. Yargının görevini bağımsız olarak yapmasını engelleyen “dokunulmazlık kaldırma” ve “soruşturma izni” verme şartları tamamen iptal edilmelidir. Siyasilere atadıkları memuru suça yöneltme, suçlarını örtme ve yargıdan kaçırma imkânı veren soruşturma izni şartı kaldırılmalı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın atadığı ve soruşturma izni vermesi gereken liyakatsiz AFAD Başkanı da dahil her bir kamu görevlisinin suçunu yargı serbestçe soruşturmalıdır. “Kendilerine yargı dokunabilir hale gelirse kamu görevlilerinin
görevlerini yapamaz hale geleceği” iddiası, işbu imtiyazlı kesimin uydurduğu, hiçbir doğruluğu olmayan bir safsatadır.

Bu imkanı kaybetmek istemeyen siyasiler, kendilerini atayan ve görevden alabilecek olan siyasi yöneticilerin hukuka uyarsız emir ve talimatlarına uyarak görevlerini ihlal ve ihmal eden ve hesap
vermek istemeyen bürokratlar bu safsatanın arkasına sığınmaktadır. Türkiye bu safsataya son vermeli, eğer gerçekten böyle bir endişe taşıyan varsa kamu görevlilerini ve dokunulmazları yargılamak üzere bir uzmanlık mahkemesi kurulmalıdır.

Diğer Yazılar
Geçtiğimiz hafta Türkiye, ülke meseleleri hakkında fikir beyan etme, idareyi eleştirme hakkını ve genel ifade özgürlüğünü büyük oranda öldürecek oldukça muğlak bir suç yaratmaktan, son anda sivil toplum kuruluşlarının tepkisi…

3 dk.

Türkiye’de ana siyasi gelişmelerin birçoğunda belirleyici olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) genel başkanı Devlet Bahçeli; terör bitirilir, enflasyona kesif darbe indirilir ve Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa Cumhurbaşkanı…

7 dk.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Partiye el uzatmasının ve hatta örgütüne son vermesi halinde Öcalan’ın Meclis çatısı altında konuşabileceğini söylemesinin ardından önce Esenyurt belediye başkanı, bir…

7 dk.