Referandumda yürütme yasamadan sert bir şekilde ve tamamen ayrıldı. Cumhurbaşkanının hükümeti serbestçe oluşturması ile yürütmede istikrar kolayca sağlanacaktır. Böylece yasama organında halkın adil olarak temsilinden taviz vermesinin gerekçesi de ortadan kalkmış oldu. Her ne kadar cumhurbaşkanının parlamentoda çoğunluk desteğine sahip olmaması hallerinde TBMM ile arasında çatışma; sonucunda da ya meclisin yasama işlevinin aksaması ya da cumhurbaşkanının elini kolunu bağlayacak yasama çabaları ortaya çıkabilir ise de bu olasılıklar klasik manada yönetimde istikrar sorunları olmayacaktır.
Türkiye artık, temsilde adaleti benimsemeli, halkın yönetime katılmasının kısıtlama düşüncesinden kurtulmalıdır. Bunun “yönetimde istikrar” gerekçesi ortadan kalkmıştır.
Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında hukuka aykırı bulunmamakla birlikte oldukça yüksek olduğu belirtilen seçim barajlarının seçim barajları düşürülmeli; ikincil ve üçüncül derecede etkili olan siyasi akımların ve Güneydoğu bölgesi odaklı politikalar izleyen siyasi görüşlerin parti örgütlenmesi içinde mecliste ve diğer demokratik kurumlarda daha yüksek oranda temsili sağlanmalıdır.
Toplumsal Uzlaşmanın Yolu Temsilde Adaletten
Kuşkusuz adil bir temsil ortamı, zorluklarına karşın temsil edilme imkânı bulanlar arasında diyaloğun ve uzlaşmanın da önünü açabilecektir. Seçim barajlarının indirilmesi ve daha fazla sayıda siyasi görüşün mecliste temsil edilmesi, cumhurbaşkanının toplumsal uzlaşma sağlamasına imkân verecek ortamı da sağlayabilir. Gerçekten de cumhurbaşkanı, meclisin kanun çıkararak cumhurbaşkanlığı kararnamelerini etkisiz hale getirebilir olmasını farklı siyasi görüşleri uzlaştırmak için ustalıkla kullanabilir. Halkın nabzını iyi tutan, ihtiyaç ve tercihlerine iyi cevap veren kararnamelerle cumhurbaşkanı meclisi uzlaşmaya zorlayarak herkesin benimseyeceği toplumsal lider haline gelebilir. Böyle bir öngörüde mecliste tek partinin çoğunluk sağlaması yerine çoğunluğu sağlayamayan birçok partinin olması, cumhurbaşkanına karşı partilerin mecliste uzlaşma ihtiyacında olmaları sebebiyle daha da tercih edilen bir durum olabilir.
Cumhurbaşkanlığı Seçiminde ikinci tura kalınması seçmenlere, birinci turda yarışan adaylar arasında tekrar bir tercih imkânı verecek; adaylara da daha geniş halk desteği sağlayacaktır. İlk veya ikinci turda yarışan adaylar arasında tercih yapılabiliyor olması halkın yürütmede doğrudan temsilini sağlamasıyla değil; yürütmede daha az temsil edilmesiyle sonuçlanabilir. O nedenle Cumhurbaşkanlığı Sisteminde seçimlerde yarışacak olan aday adayların seçimi sürecinde çok sayıda adayın kamuoyuna sunulması ve Cumhurbaşkanlığı Seçimine benzer şekilde seçilmesi halkın yönetimde temsilini güçlendirecektir. Aksi takdirde Cumhurbaşkanlığı Seçimleri, siyasi parti yönetimlerinin gösterdiği adaylar arasında belirli bir süreliğine bir kral seçer gibi bir görüntüye dönüşebilir.