Erdoğan bürokratlara anayasa taslağı yazdırmış, kimsenin haberi yok

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, muhalefete ve millete sunacağı yeni anayasa taslağını daha önce cumhurbaşkanlığı bürokratlarına hazırlatmış olduğunu, 12 Eylül günü, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde Hukuk Politikaları Kurulu’nun düzenlediği çalıştayda açık etti. Fakat Erdoğan’ın söylediği “Geçen yıl önce, anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir dizi çalıştay düzenledik. Ardından da […] kendi anayasa metnimizi hazırladık” sözleri gerçeği tam yansıtmıyor. Özellikle de anayasa taslağı yazımı bakımından.

Erdoğan’ın sözleri doğru değil

Erdoğan’ın sözlerinin “kendi anayasa metnimizi yazdık” kısmı doğru. Bunu BBC’nin kapsamlı haberi ortaya koyuyor. Fakat “çalışmalara anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı” sözleri tam doğru değil!
Kendimden örnek vereyim: Siyaseten tarafsız bir düşünce kuruluşu olan Daha İyi Yargı Derneği’nin başkanıyım. 2017 yılında “Türkiye’nin Orta Demokrasi Sorunları ve Çözüm Yolu” isimli bir kitap yayınladık. 2021’de “A’dan Z’ye Türk Yargı Reformu” isimli başka bir kitap daha yayınladık ve bu kitapta yargı bölümüne ilişkin anayasa hükümlerinin tarafımızdan yazılmış taslaklarına da yer verdik.
“A’dan Z’ye Türk Yargı Reformu” çalışmamızda, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu tam bağımsız Adalet Yüksek Kurumu’na dönüştürmeyi, Daimî Hukuk Şurası kurmayı, kamu görevlilerinin suçlarında idari amirlerinin soruşturma izni vermesi şartını kaldırmayı ve bir seri yenilikçi yapısal reformlar öneriyoruz.
Uluslararası alanda da yüksek kabul gören yenilikçi önerilerimizi, ülke çapında düzenlediğimiz Ekonomi ve Hukuk Buluşmalarında binlerce kişiye anlattık. Önerilerimizi cumhurbaşkanlığına, Hukuk Politikaları Kurulu’na, Adalet Bakanlığı’na ve ilgili yüzlerce kişi ve kuruma gönderdik.
Üzerine bu kadar çok söz söylediğimiz halde Daha İyi Yargı Derneği’nin anayasa çalıştaylarına davet edilmemesi ya da bu çalıştayların çalışmalarından haberdar edilmemiş olmamız garip bir durum. Sorduğum bir kısım anayasa hukukçuları da ne çalıştaylardan ne de anayasa yazım çalışmalarından haberdarlar. Davet de edilmemişler.

Herkesten habersiz çalıştaylar yapmışlar

2022 yılında yapılan çalıştaylara ilişkin haberleri yazılı, görsel ve elektronik medyada bir medya takip şirketine tarattırdım. Av. Mehmet Uçum’un başkan vekili olduğu Hukuk Politikaları Kurulu’nun 2022 yılında 24 Mart, 21 Nisan, 26 Mayıs, 23 Haziran, 6 Eylül, 8 Eylül, 4 Ekim, 24 Kasım ve 15 Aralık tarihlerinde yeni anayasa konulu dokuz çalıştay düzenlediğini, fakat çalıştayların kapalı olduğunu tespit ettim.
Çalıştay yapılacağı veya yapıldığı hakkında Anadolu Ajansı çeşitli haberler yapmış. Fakat bir-ikisi dışında ve bir kaç internet medyası hariç, bu haberler medyada yer bulamamış. Ne çalıştaylara kimlerin katıldığını öğrenmek ne müzakere notlarına ne de varsa yapılan sunumlara, bildirilere veya sonuç bildirgesine erişmek mümkün.
Öyle anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanlığı bürokratları çalıştaylar yapmışlar, gizlice müzakere etmişler ve bir yeni anayasa taslağı yazmışlar.

Çalışmalar 2021’de başlamış

Yeni anayasa yazım çalışmaları 2021’in başında başlamış. Cumhuriyet’in 7 Mart 2021 tarihli haberinde Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Yavuz Atar’ın başkanlığında “Anayasa Bilim Kurulu” oluşturulduğu, yeni anayasada, “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini güçlendirme adımlarının yanı sıra TBMM’nin de güçlendirilmesi[nin]” planlandığı bildiriliyor.
Yavuz Atar, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu Başkanvekili. Aynı zamanda İbn Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Venedik Komisyonu Üyesi. Doktorasını 1990 yılında tamamlamış, 1995’te doçent, 2004’te profesör olmuş. 2007’de Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığındaki Anayasa Bilim Komisyonu’nun üyeliğinde bulunmuş, 2010 yılında YÖK üyesi, 2014-2016 yılları arasında YÖK Başkan Vekili olarak atanmış. 2016 yılında Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Adalet Bakanlığı tarafından oluşturulan Anayasa Çalışma Komisyonlarında üyelik yapmış.

Atar: Erdoğan üçüncü kez seçilebilir

Yavuz Atar, 2017’de anayasayı değiştiren 6771 sayılı kanunun 18’inci maddesinin (b) bendindeki “101’inci maddede yapılan değişiklikler, ilk seçimlerde [yani 2018’de] yürürlüğe girer” mefhumu muhalifi ile “101’inci maddenin değiştirilmemiş olan hükümleri [iki kere seçilme sınırı] eskiden olduğu gibi uygulanmaya devam eder” manasındaki hükmünü görmezden gelerek, Erdoğan’ın üçüncü kere cumhurbaşkanı adayı olabileceğini söylemiş.

2 Şubat 2023’te Anadolu Ajansı’na konuşan Yavuz Atar, öz olarak “[2017] Referandumuyla anayasanın, 101. maddesi kaldırılarak yeni 101. maddenin getirildiğini, ‘muhtevası aynı olsa da yeni 101. madde hükümleri yeni hak doğurur. Yeni düzenlemede de bulunan iki dönem seçilebilme sınırı 2018 yılından geriye yürümez; önceki dönemlerde cumhurbaşkanlığı yapmış olan kişiler [Erdoğan] iki defa daha seçilme hakkı elde eder” diye mugalata yaparak, söz konusu 18 (b) maddesindeki açık anayasa hükmünü gözlerden kaçırmış.
Tartışmaların ayyuka çıktığı tarihlerde AK Partili TBMM Başkanı Mustafa Şentop da aynı minvalde beyanda bulunmuş. Yüksek Seçim Kurulu da itirazlara rağmen Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığını kabul etmişti.

Atar’ın taslağı itibar görür mü?

Sözün özü Yavuz Atar, anayasanın açık hükmünü göz ardı ederek Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığının yolunu açan AK Parti ve Erdoğan taraftarı ekipten birisi. Yavuz Atar’ın, anayasanın 2017’de değiştirilen 88 (1) maddesi gereğince yürütmenin yani cumhurbaşkanının ve bürokratlarının kanun teklifi hazırlama yetkisi olmadığını, ayrıca devlet bürokratlarının iktidardaki veya muhalefetteki bir siyasi parti için kanun teklif hazırlayamayacağını göz ardı etmiş, Erdoğan’ın hukuka uyarsız talimatı ile anayasa taslağı yazmış olması da hem hukuken hem de etik olarak sakıncalı.
Bütün bunlardan, Yavuz Atar’ın talimat üzerine hazırladığı anayasa taslağının, Erdoğan’ın yönetimde ve ekonomide istikrarsızlığa neden olan yetkilerini sınırlamayacağı tersine daha da perçinleyeceği, yargıyı ise mevcuttaki yürütmenin uzantısı halinde tutmaya devam edeceği kolayca kestirilebilir.
İyileştirilmiş başkanlık sistemi
Nitekim Yavuz Atar’ın, Erdoğan’ın yetkilerini kemikleştiren bir anayasa taslağı hazırladığı anlaşılıyor. AK Parti’nin, kamuoyunun karşısına “iyileştirilmiş cumhurbaşkanlığı sistemi” önerisiyle çıkmaya hazırlandığını söyleyen Hürriyet Gazetesi Yazarı Abdülkadir Selvi, Ağustos 2021’de Yavuz Atar’a dayanarak 120-130 madde arasında olacak yeni anayasa hakkında kapsamlı bilgiler veriyor. Ağustos 2021’de yeni anayasa taslağı hazırlanmış ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunulmuş.

Bürokratokrasi anayasası

Prof. Dr. Yavuz Atar’ın beyanına göre AK Parti’nin yeni anayasa teklifinde şunlar yer alacakmış:
* Sistemin adı açıkça “başkanlık sistemi” olacakmış,
* Denge ve denetleme sistemi”, yasama, yürütme ve yargı organları ve fonksiyonları bakımından yeniden kurgulanıyormuş; Meclis’in ağırlığını arttıran bir yaklaşım benimsenmiş,
* Cumhurbaşkanı, yardımcılarını ve bakanları istediği gibi atamaya devam edecek fakat Meclis’e, salt çoğunluk ile teklif üzerine 3/5 çoğunlukla görevden alma (düşürme) yetkisi verilecekmiş; göreve başlatma onayı (güvenoyu) olmayacakmış,
* Bakanlar Meclis’te soruları sözlü cevaplandıracakmış,
* Anayasa Mahkemesi’ne üye seçiminde TBMM, Başkana göre daha ağırlıklı olacakmış,
* Cumhuriyetin nitelikleri aynen korunuyor, kuvvetler ayrılığına anayasa metninde yer verilmesi düşünülüyormuş,
* Anayasanın başlangıç bölümü tümüyle yeniden yazılmış; kabul ve ilan eden iradenin “Türk Milleti” olduğu özellikle belirtiliyormuş,
* Seçmenler kanun ve anayasa değişikliği teklif edebilecekmiş,
* Hürriyet asıl, sınırlamalar istisna anlayışına dayanarak temel hak ve hürriyetler evrensel standartlar ve uluslararası sözleşmelerdeki kriterler ile uyumlu olarak yeniden düzenlenmekte, mevcut anayasadaki antidemokratik sınırlamalar kaldırılmakta imiş.

Anayasanın 88 (1) maddesi “Kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir” diyor. Maddenin halinde yer alan “Bakanlar Kurulu ve” ibaresi 2017’de bürokratokrasi tehlikesini önleme, milletvekillerini halkın gerçek temsilcileri haline getirme gerekçesi ile maddeden çıkarıldı. Madde 88 (1), öz olarak, yürütme gücünü ve ona bağlı olan devlet bürokrasisini, kanun taslakları, özellikle de anayasa taslağı hazırlamaktan meneder; kanun tekliflerini milletvekillerinin imzalaması için getirilen bir formalite değildir.

Bürokratlar partiler için çalışamaz

Hem bürokratlarına talimat veren Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de bu talimata uyarak yeni anayasa taslağı hazırlayan bürokratlar, anayasanın 88 (1) maddesine uyarsız hareket etmişlerdir.
Ücretlerini hepimizin devlet bütçesinden ödediğimiz cumhurbaşkanı başdanışmanları Yavuz Atar, Mehmet Uçum ile bilim kurulu üyesi bürokratlar, iktidar partisine değil toplumun tamamına hizmet etmekle yükümlüler. Bu görevliler, iktidar partisi için anayasa taslağı yazmayı niçin kabul ettiler?
İktidardaki siyasi partiler Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi’nden yardım aldıkları halde ne hakla ve niçin devlet görevlilerine anayasa taslağı yazdırıyorlar? Neden bağımsız çalışan, devletle ilgisi olmayan akademisyenlere anayasa taslağı yazdırılmıyor?
Öte yandan yürütme gücünün başındaki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, devlet bürokratlarının hazırladığı taslağı muhalefete teklif etmesi, hukuken sakıncalıdır. Yürütme gücü, devlet demektir. Devlet herkesindir; iktidarın yanına geçemeyeceği gibi muhalefeti de karşısına alamaz. Erdoğan’ın aynı zamanda hem AK Parti Genel Başkanı hem de devletin yürütme gücü şapkasını taşıması, bunu yapmasına engeldir. Çünkü yürütme gücü şapkası nedeniyle bir kısıta tabi olan Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı şapkasıyla bu kısıttan kurtulamaz.

Mehmet Uçum’un meşruiyet romantizmi

İş hukuku uzmanlığı ile tanınan İstanbul 2 No’lu Baro avukatlarından Mehmet Uçum, 2017’deki anayasa değişikliğinde önemli rol oynadı. Meşruiyet gerekçesiyle cumhurbaşkanını halkın seçmesini savundu. Ancak meşruiyet anlayışı Adalet Bakanı’nı da halkın seçmesine yetmedi.
2023 yılında yeni bir anayasa yapmak teknik olarak mümkün değil. Ancak Uçum, “sembolik değeri olur” diyerek, daha sonraki bir yılda yapılsa bile yeni anayasaya “2023 Anayasası” denilmesini öneriyor. Uçum, TBMM’de 2/3 yani 400 milletvekili ile kabul edilse bile meşruiyet için yeni anayasanın halkoyuna sunulacağını söyledi. Fakat mevcut anayasaya göre böyle bir şey Cumhurbaşkanı Erdoğan gerekli görmediği takdirde mümkün değil.
Öte yandan meşruiyet romantizmi içindeki Mehmet Uçum sivil bir anayasanın müzakere ve uzlaşma ile yapılabileceğini, -asker ya da sivil fark etmez- dayatılamayacağını, yüzde 50+1’in meşruiyet için yeterli olmadığını, 2/3 gibi nitelikli bir çoğunluğun kabul etmesi gerektiğini göz ardı ediyor.
Daha da önemlisi, daha 2021’de hazırlanmaya başlandığı ilk andan itibaren, kamu görevlisi bürokratların idari amirleri Erdoğan’ın anayasa 88 (1)’e uyarsız talimatına uyarak hukukî meşruiyeti olmayan bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkarılan bir anayasa taslağının görüşmeye bile başlanamayacağı, görüşülse bile başarısız olacağıdır.

Sivil anayasa umudu yaşamalı

İçinden çıktığım Konya-Bozkır-Dereköy’de kış ortasında samanı biten bir köylünün, hayattaki tek sermayesi olan eşeği ölmekte iken yakarışları ibretlik bir ders olarak anlatılır: “Ölme eşeğim, ne olur ölme! Yaz gelsin, yoncalar bitsin ben sana ne yeşil yoncalar yedireceğim!”
Türk milleti veciz hikayedeki köylü gibi çaresiz değildir. Hem kendisi hem başka ülkeler için yeni ve sivil bir anayasa yapmaya fazlasıyla yetecek insan kaynağı, birikimi ve dinamikleri mevcuttur.
Eğer gerçekten yeni ve sivil bir anayasa yapılmak isteniyorsa, romantik ve art niyet aranacak gerekçelerle değil, vakti ve zamanı gelince, şartları oluştuğunda sağlam bir metodolojiyle, tarafsız bir uzlaştırıcı önderliğinde, eşitler arası medeni müzakereler ve uzlaşma ile yapılmalıdır. Anayasa taslağı da bu yoldan yazılmalıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve bürokratlarının izlediği yoldan değil!

Diğer Yazılar
Geçtiğimiz hafta Türkiye, ülke meseleleri hakkında fikir beyan etme, idareyi eleştirme hakkını ve genel ifade özgürlüğünü büyük oranda öldürecek oldukça muğlak bir suç yaratmaktan, son anda sivil toplum kuruluşlarının tepkisi…

3 dk.

Türkiye’de ana siyasi gelişmelerin birçoğunda belirleyici olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) genel başkanı Devlet Bahçeli; terör bitirilir, enflasyona kesif darbe indirilir ve Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa Cumhurbaşkanı…

7 dk.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Partiye el uzatmasının ve hatta örgütüne son vermesi halinde Öcalan’ın Meclis çatısı altında konuşabileceğini söylemesinin ardından önce Esenyurt belediye başkanı, bir…

7 dk.