1959
Konya, Bozkır, Dere Köyü
Dikilitaş Yaylasında bu toprak damda doğmuşum…
1959 ya da 1960 yılında davar, tek öğüne döndüğünde, öğleden sonra Akarca’dan yaylaya inerken doğmuşum.
Anam yıllar sonra hatırladı: 10 Ağustos günü imiş; tipik bir Aslan burcu erkeğiyim. Aynı gün sabahında Çoban Memet’in Yusuf da (lakabı: Garadan) doğmuş.
Yayla evimizin avulusunda Alakapı’nın başında çekilen bu resim en eski resmim.
Ben kucakta oturan entarili, ayağında mesli olan çocuğum.
Babam terzi idi. Ayaklarına bakın: dışa değil içe dönük duruyorlar! O zamanlar dikiş makinaları ayakla çalışırdı. Yıllarca ayaklarını öyle koyarak çalıştırdığı için içe dönük hale gelmişler.
Hacıhanım Cicem, Köylülerimiz “Hacanim” diye çağırır.Apıl Ağam. Abdullah’ın kısası.
Arkamız Dağoglu’nun Mustafa Ağa ile avradı Henife Cicenin evi.
Ortadaki kucakta oturan gelişli kız çocuğu anam.
Adı: Münire; köylülerimiz Münüre Cice, kolay olsun Münürecce diye çağırır.
Kucağında oturduğu, zayıf kadın anamın anası, benim Hacıhanım ebem.
Hacı Hanım ebem bu resimden kısa süre sonra vefat etmiş.. 1935 veya 1939 olmalı.
Anama göre 1939; çünkü hep “Ben Atatürk öldükten sonra dünyaya gelmişim” der.
Memet Emmi’sinin cesaret vermesiyle anam danamızı sattı, parasıyla Bozkır’da resim çektirdi, çanta ve okul şapkası aldı ortaokula kayıt ettirdi de okuma hayatım başladı.
Resimdeki kravat ve ceketi köyden komşumuz Almanyacı Ahmet Ağa’nın avradı Hayşa Cice’den resim için ödünç almıştık.
Kuşadası’nda! Terazi ile çay götürmekten çay bahçesinde garsonluğa terfi ettikten sonra. Palabıyıklar kuzen kardeşlerimin çizgisi.
Rahmetli Faik Dayım.
Askere giden ağama harçlık gönderebilmek için beni yanına alması, çalışmam ve iş bulması için mektubum üzerine beni Kuşadası’na çağırdı, okul kaydımı Dere Köy’den Kuşadası’na aldırdı ve benim daha yükseğini okuma yolum açılmış oldu.
Öğretmen okuluna kayıda götürdüğü gece, limanda arkamdan denize doğru iteleyen güçlü rüzgardan ve kapkara denizden korktuğumu fark edince “Okuldan kaçarsan gelir seni bu denize atarım!” diye korkutmuştu. Nur içinde yatsın!
Çanakkale Öğretmen Okulu
Çanakkale Öğretmen Okulu’ndaki 20 kişilik yatakhanenede ilk gecem… O kadar çok tanımadığım insanla ilk defa aynı odada yatacaktım ve korkmuştum.
Öğretmen okulunda her şeyimiz vardı, çok iyi eğitim aldık.
Öğretmenim Nebiye Özcan’ın hatıra defterime yazdığı;
“Bilimsel düşünceye saygısından kuşkum olmayan” sözü hala kulaklarımda…
Çanakkale İntepe Gençlik Kampı
Bakanlığın bedava ayarladığı Çanakkale İntepe Gençlik Kampı’nda 2 hafta tatil yapmıştım.
Posta kutusu hesabına para havale edilemediği için dayım geri dönüş parası gönderememiş, parasız kalmam üzerine kamp müdürü Enver Can öğretmenim çok iyi maaşla iş vermis; kampta çalışarak kalmaya devam etmiştim.
Hayatımın en güzel üç yazını bu kampta geçirdim.
1976 İstanbul Üniversitesi
Ekim 1976’da Hukuk Fakültesi’ne kayıt yaptırmak için geldiğimde, ilk defa kapısından geçip de Atatürk’ün gençliğe yol göstermesini anlatan heykele doğru yürüdüğümde sanki özel bir görevi yerine getirmek için seçilmiş de gönderilmişim gibi hissetmiştim.
Sonunda avukat olmuştum!
Dayım ve Cevat abinin yanında çalışırken.. O zamanlar yeni çıkan elektronik daktilo ile hatasız ve hızlı yazabiliyor, manyetolu telefonlarda kadranı çevirerek arama yapabiliyor, büronun tüm telefon fihristini ezbere hatırlıyordum.
Kaç kere bırakmış olmama rağmen tekrar başladığım sigarayı içmeye devam ediyordum. Bırakmak hayatta başardığım en zor şeydir diyebilirim.
Anam ve oğullarım yaylada…
2014 “Lawfirm of the Year”
Bozkır’dan başlayan hikayeme ne mutlu ki uluslararası ödüller de ekledim. 2014 yılında Londra’da The Lawyer dergisinin prestijli ‘Lawfirm of the Year’ ödülünü aldım.
2014 +
Büromu kurumlaştırmanın, görev ve sorumlulukları liyakatli meslektaşlarıma delege ederek yetki vermemin, liyakate göre kariyer ilerlemesi sağlayan bir kariyer planı oluşturarak, ilerlemeyi yetkinliğe ve performansa dayalı hale getirmek, tam şeffaf bir ücretlendirme sistemi kurarak üretilen değerden herkesin katkısına orantılı adil bir pay almasını sağlamam sürekli başarıyı getirdi. Best Managed Company, Great Place to Work, Sağlık hukuku alanında Orta Doğu ve Balkanların En İyi Avukatlık Bürosu, bir çok alanda yılın avukatlık bürosu gibi ödüllerin yanında kişisel olarak da birçok yayında övgüler aldım. IAM tarafından yıllardır üst üste Dünyanın 300 Stratejisti arasında gösteriliyorum. Çalışma arkadaşlarım dünyanın en saygın meslek kuruluşlarında en üst düzeylere kadar yükseldiler. Hukuk sektöründe Türkiye’nin en büyüklerinden biri, en iyi yönetilen, demokratik bir anlayışla her çalışanın yönetimde söz ve katkı sahibi olduğu en ileri yönetim yöntemleri kullandığımız bir kurumsal avukatlık bürosu olduk. Hukuk alanındaki bilgi ve tecrübemize ilaveten bu süreçte biriktirdiğimiz kurumlaşma, yönetim, performans, bilgi ve tecrübe birikimimizi (know-how) kendi geliştirdiğimiz ve Günce ismini verdiğimiz avukatlık bürosu kaynak ve yönetim teknolojimizi diğer meslektaşlarımızın yararlanmasına açtık. Kurumlaşma modelimizi ve teknolojimizi yayarak mesleğimizin hızlı gelişimine katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Hepsi birbirinden değerli ve her biri konularında önder olan çalışma arkadaşlarımla gerçekleştirmiş olduklarımızdan, mesleğimiz ve ülkemiz için yapmakta olduklarımızdan gurur duyuyorum.
2014’te Bozkır’dan Dünyaya… AVUKAT OLMAK otobiyografim
Yazmış olmaktan en çok sevinç ve gurur duyduğum kitap “Bozkır’dan Dünyaya… AVUKAT OLMAK” ismini verdiğim mesleki otobiyografimdir. Eserde Güney Torosların yükseklerinde Bozkır, Dereköy’ün Dikilitaş yaylasında başlayan yaşamımda, ücra bir yerde okumanın, köyümden okuyarak çıkmanın zorluklarını, benim gibi benzer hikayeleri olan binlerce Anadolu Çocuğunun başarma istek ve kararlılığını, kıt kaynaklarına rağmen Cumhuriyetin sağladığı eğitimi nasıl başarıya çevirdiğini ortaya koydum. Eser aynı zamanda bu gün sahip olduğum ve savunduğum yüksek değerlerin Anadolu insanının kültürünün DNA’sına nasıl işlenmiş olduğunun da bir kanıtıdır. Anadolu insanı en zor şartlarda en kıt imkanlarla bile değerlerine sahip çıkarak geliştirebilen, kendisini ve toplumu iyiye dönüştürebilen bir toplumdur. Bunun bir örneği olmaktan ve eser ile belgelemiş olmaktan çok mutluyum. Eserimin yaklaşık yarısı kişisel yolculuğuma ve kişiliğimin şekillenmesine ilişkin. Yarısından sonrasında avukat olma, büro kurma, sıfırdan başladığım yolculukta başarma, başarıyı kurumlaştırma ve bu kadar güçlü bir kurum oluşturma tecrübelerimi anlatıyorum. Hangi meslekte olursa olsun fark etmez benim gibi başarmak isteyenler için burnum sürtülerek öğrendiğim tecrübeler, dersler ve tavsiyeler var. Kitabımın son kısımlarında yargı konusundaki gözlemlerim var. Bundan 30 yıl öncesine kadar biriktirmiş olduğum gözlemlerim hala geçerli. İşte o hala eskimemiş olan gözlemlerim Daya İyi Yargı Derneğini kurma yolculuğumun başlangıcıdır.
2014: Daha İyi Yargı Derneği’ni kurmam
“Kişi 4’ünde neyse 40’ında da odur” derler. Çocukluğumun geçtiği, kişiliğimin temel taşlarının şekillendiği Dikilitaş yaylasında ne isem şimdi de oyum. O zamanlar yaylada her çeşmenin önüne yapılan, akan suyun hayvanlar için biriktirildiği su tutan su hatıllarını kendiliğimden temizler; kurumuş çayırların yerine yenisini diker, sular ve yeşertmeye çalışırdım. Şimdilerde de ülkemin içinde bulunduğu sorunların çözümü için kendiliğimden harekete geçtim. Mesleki biyografimde tespit ettiğim sorunların kök sebebinin uyuşmazlıkların çözümü için açtığımız davalarda dürüst davranışı sağlayamıyor olmamızdan kaynaklandığını tespit ettim. Mahkemeye yalan söylenmesini, gerçeklerin ve delillerin gizlenmesini hoş görüyor olmamız bir yandan 3-4 ayda bitecek olan davaların yıllarca sürmesine neden olurken diğer yandan toplumun ahlakını bozuyor. Hukuki ilişkilerin en kötü ve son aşamasında doğru ile yanlışı en ince detayına kadar ayırt etmesi gereken yargının toplumun ahlakını düzeltici olmak yerine bozucu şekilde işlemesi çok acı. Bunu düzeltmek amacıyla önce Daha İyi Yargı İnisiyatifini başlattım. Erişebildiğim herkese dilimin döndüğünce bu sorunu gösterdim; çözümünün ise davalarda tam ve Tam ve Doğru İfşa ilkesini hayata geçirmek olduğunu anlattım. Bu inisiyatif bir süre sonra, görüştüğüm herkesin tavsiye etmesi üzerine Daha İyi Yargı Derneği‘ne dönüştü. 2014 yılında dernekleştik, çalışma kapsamımızı yargının sorunlarını ve kök sebeplerini belirleyerek çözümler üretme, üzerinde mutabakat sağlama olarak belirledik. Çağrıma olumlu cevap veren hukukçular, iş insanları ve toplumun değişik kesimlerinden 160 üyemiz var. 10 yılı aşkın sürede biriktirdiklerimizle bir çok öneri ve görüş yayınladık. 2016 yılında Adalet Yüksek Kurumu oluşturma önerimiz TESEV ve Liberal Düşünce Topluluğu üyelerinin beğenisini topladı. Türk yargısının temel tüm sorunlarına çözüm üreten A’dan Z’ye Türk Yargı Reformu önerileri kitabımızı yayınladık. Bu aralar çözümlerimizi tüm yargı paydaşlarına anlatmak, hayata geçirilmesi için iletişim çabaları ile yoğun olarak çalışıyoruz.
2014: İstanbul Tahkim Derneği’ni kurmam
Daha İyi Yargı Derneği’nden kısa bir süre sonra ISTA İstanbul Tahkim derneğini kurdum. Özgürce sözleşme yapan insanların uyuşmazlıklarını kendi kendilerine, devlet mahkemelerini ve gücünü kullanmaya gerek olmadan çözebilmesi medeni yaşamın gereğidir. Uyuşmazlıkların çözümünde medeniyetin ulaşabileceği en yüksek seviye aynı zamanda devlet yargı sistemlerinin en nihai amacıdır. Tahkim bu yönde gelişmekte olan insan uygarlığının bu güne kadar eriştiği en önemli kurumlardan birisidir. Türkiye bu konuda çok istekli olmasına rağmen uluslararası saygı gören bir tahkim pratiği, disiplini ve kültürü oluşturamamıştır. Tahkimin öncüleri 1980’li yıllardan beri bir tahkim merkezi kurulması, sivil toplum kuruluşu oluşturulması arzu edilmekteydi. Bu amaçla meslektaşlarımın bir dernek kurarak onları gönüllü bir çatı altında bir araya getirmemi istemeleri üzerine İstanbul Tahkim Derneğini (İSTA) kurdum. İSTA’nın ilk çalışması Türkiye’den tahkimin gelişmesine en büyük katkıyı sağlayacağını tespit ettiğimiz en temel konu olan etik kurallarını oluşturmak oldu. Uluslararası bir konferansla duyurduğumuz bu çalışma çok beğeni topladı. İSTA tahkim kültürünü geliştirme ve tahkimi yaygınlaştırma konusunda çalışmalarını sürdürüyor.
Daha İyi Yargı İnisiyatifini başlattığımda danıştığım uzman bir iletişimcinin tavsiyesi ile yargının paydaşlarını belirleyerek bir yol haritası oluşturdum. İş dünyası birinci paydaş grubu, iş dünyası STK’ları da o grup içinde en öncelikliler olarak ortaya çıktı. Bunun üzerine bilinen bütün iş dünyası STK’larına üye olmaya başladım. TÜSİAD’a üyelik başvurumda yargı reformu çalışma grubu kurmalarını önerdim. Başvurum kabul edildi, 3 yıldan uzun bir süre yargı reformu çalışma grubu başkanlığı yaptım. Bu görevde iş dünyasının yargıdan beklentilerini netleştirmek, belgelendirmek ve üzerinde toplumsal mutabakat oluşturmak için çaba gösterdim. Önerim şuydu: İş dünyasının ana sorunu yargıdan ne beklediğidir. İş dünyası yargıyı haklı beklentilerini ne kadar gerçekleştirdiği hususunda ve bilimsel bir yöntemle eleştirmelidir. Bunun için de hem beklentilerini net olarak belirlemek hem de ölçülebilir kriterleri ortaya koymak gerekir. Çalışma grubu içinde yaptığımız uzun tartışmalar sonucunda iş dünyasının talep etmekte haklı olanın “yargı hizmetlerinde kalite” olduğunda mutabık olduk. Böylelikle yargı hizmetlerinde kalitenin ve kalite unsurlarının ne olduğunu belirlemeye giriştim. Yani “yargı hizmeti hizmet şu, şu, şu unsurları gerçekleştirirse kaliteli olur” diyebileceğimiz bir belge oluşturdum. “Yargı Hizmetlerinde Kalite ve Kalite Unsurları” ismini verdiğimiz bu belgeyi oluşturmak için yaklaşık 4 yıl çalıştım. TÜSİAD belgesi olarak kabul edildi ve yayınlandı. Bu belgenin yargı reformu çalışmalarının en kritik belgesi olduğunu düşünüyorum. Nitekim 2021’deki A’dan Z’ye Türk Yargı Reformu kitabımızın çıkış hedefi de kaliteli hizmet üretebilecek bir yargı oluşturmaktır.
Yargı Hizmetlerinde Kalite Talebi ve Unsurları belgesinin iletişimi için Daha İyi Yargı Derneği, TÜSİAD ve TÜRKONFED işbirliği ile Anadolu’da iş dünyası temsilcileri ve hukukçular ile toplantılar düzenledim. Bu toplantıların ilkini, Türkiye Cumhuriyeti için en hayırlı başlangıcın yapıldığı Samsun’da gerçekleştirdik. Yargı’nın toplumla iyi iletişim içinde olması gerektiğini o toplantıda duayen bir hukukçu önerdi ve kalite unsurlarına ekledik. Şanlıurfa’da gerçekleştirdiğimiz çalıştayda söz alan bir iş insanı “esas sorunumuz vasat demokrasidir, yargı demokrasinin en önemli sorunlarından birisidir. Sizlerin demokrasinin sorunlarını çalışmanız daha doğru olur!” diyerek bize bir sonraki çalışmamızın konusunu net olarak söylemiş oldu. Aynı ve benzeri geri bildirimleri Mersin’de, Gaziantep’te ve en son Ankara’da düzenlediğimiz zirvede de duyduk. Böylece, ben de başlangıçta yargı ile sınırlandırdığım çalışma alanımın başta öngördüğümden çok daha geniş olduğunu öğrenmiş oldum. Böylece çalışmalarımı daha da derinleştirmeye başladım.
Anadolu seyahatlerimiz sırasında tanıştığımız TÜRKONFED, Türkiye’nin orta demokrasi sorunlarını aşmak için bir rapor yazmamı teklif etti. “Yeni Anayasaya Doğru” ismini verdikleri çalışmada Türkonfed, Türkiye’nin dünyada “orta gelir” seviyesindeki ülkeler arasından çıkamamasının, orta gelir tuzağını aşamıyor olmasının nedenini orta demokrasi olduğunu belirlemişti. Severek kabul ettiğim bu raporu yazmak için yaklaşık 2 yıl hummalı bir şekilde çalıştım. Amacım 70 sayfa civarında tutan bir rapor ortaya çıkarmaktı. Her taslağında giderek genişleyen 300 sayfayı aşkın bir kitap ortaya çıktı. Kitaba “Türkiye’nin Orta Demokrasi Sorunları ve Çözüm Yolu” ismini verdim. Eser, temel demokrasi sorunlarımızı yargı, hukukun üstünlüğü yani hesapverirlik ve temsilde adalet sorunları olarak temelde üç kategoride olduğunu tespit ediyor ve her birisine özgün çözüm fikirleri öneriyor. TÜRKONFED kitabın yönetici özetini politika belgesi olarak benimsedi ve yayınladı. Eserin 3. baskısı yapıldı, 15,000 nüshası Türkiye’nin her yanındaki fikir önderlerine, iş dünyasına ulaştırıldı. Yakında 4. baskısı yapılacak. Eser İngilizceye de çevrildi ve İngiltere’de yayınlandı.
2017 – Türkonfed Başkan Yardımcılığı
Türkiye’nin Orta Demokrasi Sorunları ve Çözüm Yolu eserini yazdıktan sonra Türkonfed Yönetim Kuruluna davet edildim ve Başkan yardımcısı seçildim. Anadolu iş dünyasını yakından tanımama, Edirne’den Kars’a, Karadeniz’den Akdeniz’e kadar ülkemizin her yerinden iş insanlarını tanıdığım, dostluklar edindiğim, Anadolu iş dünyasını, sorunlarını ve dinamiklerini yakından öğrendiğim Türkonfed’in gönlümde ayrı ve özel bir yeri var. Onlardan öğrenmek, fikirlerimle onlara katkıda bulunmak ve uzmanlık alanlarımda onları ulusal ve uluslararası platformlarda temsil etmekten müstesna bir onur duyuyorum.
2018 – 2021 arası itibaren ODT etkinlikleri
Türkiye’nin Orta Demokrasi Sorunları ve Çözüm Yolu eseri yayınlandıktan sonra Daha İyi Yargı Derneği ve Türkonfed işbirliğinde Anadolu’da iş dünyasında Yapısal Reformlar – Orta Demokrasi Tuzakları isimli konferanslar serisi düzenledik. Bünyesinde TÜSİAD da dahil 300’den fazla sivil toplum kuruluşu, 26 bölgesel ve 4 sektörel federasyon, 40’tan fazla kadın STK’ları bulunduran, Türkiye’nin tamamında faal olan 50 binden fazla küçük ve orta büyüklükte işletmeyi kapsayan Türkiye’nin en büyük gönüllü sivil toplum kuruluşu olan Türkonfed camiasında yapılan bir araştırmada en çok beğenilen etkinlik serisi olduğu ortaya çıktı.
2018 – Medyascope’ta Refah için Hukuk programları
Türkiye’nin Orta Demokrasi Sorunları ve Çözüm Yolu eserini ve bel kemiğini teşkil eden yargı konularında geliştirmiş olduğumuz önerileri kamuoyuna yaymak için Medyascope ile de görüştük. Medyascope bu konularda sürekli bir program yapmamızı önerdi. Refah İçin Hukuk ismini verdiğimiz, her ay bir kere yaptığımız programların bu günlerde 36.sını gerçekleştirdik. Halkın refahını kalıcı ve sürdürülebilir olarak artırmanın yolunun hukukun üstünlüğünü sağlamakla mümkün olduğunu kamuoyuna günlük olaylar üzerinden anlatıyoruz. Bunun ise yargının kaliteli hizmet üretir, kendisi hukukun üstünlüğüne en üst düzeyde riayet ederek örnek olur, böylece tam bağımsızlığı hak eder ve koruyabilir olması ile mümkün olduğunu günlük olaylarla ilgisini kurarak anlatmaya devam ediyorum.
2021’de A’dan Z’ye Türk Yargı Reformu
Daha İyi Yargı Derneği bünyesinde peyderpey geliştirdiğimiz yenilikçi önerilerden en kapsamlısı Adalet Yüksek Kurumu oluşturma önerisidir. TESEV üyelerine ve Liberal Düşünce Topluluğu’na sunup tartıştığımız bu öneri yüksek kabul gördü. Bu öneri “Türkiye’nin Orta Demokrasi Sorunları ve Çözüm Yolu” isimli eserin yargı bölümünün bel kemiğini oluşturuyor. Pandemi öncesinde yargı sorununun çözümü için öneriler geliştirmek ve mutabakat oluşturmak amacıyla Daha İyi Yargı Derneği ve Türkonfed’in liderliğinde bir STK’lar platformu oluşturmakta mutabık olmuştuk. STK’lar platformu oluşturma çalışmalarına başladıktan kısa bir süre sonra Pandemi patlak verdi. Evlere kapandığımız pandemi kısıtlarını yargı reformu için öneriler geliştirme çalışmaları için bir fırsata çevirmeye karar verdim. Her biri mesleğin başında, önyargısız ve aydın düşünceli genç meslektaşlarımdan oluşan bir ekip oluşturdum. Haftanın 3 günü 3-4 saat süren Zoom toplantılarında öneriler geliştirdik, tartıştık, tasarımlarını oluşturduk ve kanun taslaklarını yazdık. Sonuçta yargının temel sorunlarını oluşturan 9 konuda Türkiye’nin gerçeklerinden yola çıkarak, kendi ihtiyaçlarımıza ve gerçeklerimize uygun çözüm önerileri geliştirdik. Hepsini bir kitap haline getirdik ve “A’dan Z’ye Türk Yargı Reformu” adıyla Türkçe ve İngilizce dillerinde yayınlayarak Türkiye’de ve uluslararası alanda tartışmaya açtık. Yenilikçi önerilerimiz konunun uzmanları, diplomatlar, iş dünyası temsilcileri, STK’lar ve fikir önderleri tarafından beğenilmekte. Önerilerimiz oluşturup bir kenara koyduktan sonra dünyanın 21 ülkesinin yargı sistemlerini inceledik ve webinarlar serisi ile kamuoyu ile paylaştık. Önyargısız olarak geliştirdiğimiz önerilerin dünyanın en iyi örnekleri ile yarışır ve hatta bazı konularda daha ileri olduğunu görmekten memnunuz.
Uzunca bir süreden beri Yetkin Report sitesinde yargı, demokrasi ve ekonomi ilişkisi üzerinde Türkçe ve İngilizce yazılar yazıyorum. Gündemde olan konuların hukuki yönlerini araştırıyor, yargı ile ilişkisini kuruyor ve her konunun nasıl daha iyi olabileceğine ilişkin öneriler getiriyorum. Siyaseten tarafsız bir duruşla objektif ve yapıcı bir şekilde kaleme aldığım yazılarımla ülkemizin temel sorunlarının kök sebeplerini ortaya koyarak kamuoyunu iyi bilgilendirmeye, sağlıklı kanaat oluşumuna katkıda bulunmaya çalışıyorum. İzmir Gazeteciler Cemiyetine ait 9 Eylül gazetesinde yargı reformu önerilerimizi tanıtıcı yazılar yazıyordum. Zaman içinde yargıyı, ilkelerini ilgilendiren günlük olaylar ile ilişki kuran daha güncele dokunan yazılar haline dönüştü. Uzmanlık alanımda derinlemesine araştırma yaparak doğru bildiğim hususları yazmaya ve kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğim.
2021 – Ekonomi & Hukuk buluşmaları
A’dan Z’ye Türk Yargı Reformu önerilerimizi önceki adı Dünya yeni adım Nasıl Bir Ekonomi gazetesi ile Anadolu’da yerel ticaret ve sanayi odaları, iş dünyası STK’ları ile birlikte tartışmaya açtık. Türkonfed’in ve yerel federasyonlar ile iş dünyası STK’larının desteklediği etkinliklerimizde ekonomik başarı ve refah için yargının ne kadar önemli olduğunu ortaya koyduk iş dünyasının sorunlarına yargının nasıl çözüm üretebileceğini ve reform önerilerimizin ekonominin başarısına nasıl katkı sağlayacağını tartıştık. Her gittiğimiz şehirde oldukça olumlu geri bildirimler aldık. Ekonomi & Hukuk Buluşmalarını sosyal medya kanalları üzerinden canlı olarak yayınladık. Dünya ve Ekonomi gazetesi tartışılan hususları hemen ertesinde tam bir sayfa ayırıp haberleştirerek belgelendirdi. Buluşmalarımıza 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremi nedeniyle ara verdik.