Bir önceki yazımda, yargı sisteminin merkezinde olmasını önerdiğimiz düzenleyici “Adalet Yüksek Kurumu” önerimizi anlatacağımı yazmıştım.
Yargı,“hâkim, savcı, avukat” asli unsurlarından oluşur. Bu üçlünün ortak nihai hedefi topluma kaliteli yargı hizmeti sunmak olmalı, farklı roller üstlenmekle birlikte bu ortak amacı gerçek kılmak için uyumlu işlev göstermelidirler. Ancak yargıda kalite, bu üç meslek mensupları arasında olumlu işbirliği oluşması halinde, tesadüfen ortaya çıkmaktadır. Tesadüfler haricinde hizmetin kalitesiz olduğu, halkın ihtiyacına cevap vermediği tartışmasızdır. Hizmetin ne zaman kaliteli olduğu da belli değildir.
Kanunlarımızda kaliteli yargı hizmeti tarif edilmemiş, bu ortak amacı gerçekleştirmek için hâkim, savcı ve avukat mesleklerine düşen görev ve sorumluluklar düzenlenmemiştir. Yargı hizmetleri fiilen Adalet Bakanlığı’nın sorumluluğunda olmakla birlikte, görüntüde bakanlık sorumlu değildir. Yargı bütçesini bakanlık belirler, hakimlerin ve savcıların mesleğe kabulünde bakanlık belirleyici, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) formaliteyi yerine getiren durumundadır. Avukatların mesleğe kabulüne de bakanlığın vesayetinde barolar karar vermektedir. Dolayısıyla yargı hizmetlerinden sorumlu olan da hesap sorulabilecek olan muhatap da belli değildir. Muhatabına hesabı sorulamayan hiçbir hizmetin kaliteli olması da mümkün değildir.
Tez, anti-tez ve sentez rollerini üstlenerek yargılama işlevini gören, tartışarak doğruyu bulması ve adaleti tecelli ettirmesi beklenen hâkim, savcı ve avukatlar arasında birbirine güvensizlik had safhadadır. Bu meslekler yek diğerinin işlevini kolaylaştırmak yerine baltalamaktadır. Gerçekleri mahkemeye getirmek yerine kaçırmak, olayları ve delilleri dürüstçe açıklamak yerine gizlemek ve diğerini yanıltmaya çalışmak gibi kanıksanmış tavır ve tutumlar sonucunda yargılamalar adaleti tecelli ettirmekten uzaklaşmıştır. Yargı mercileri güçlü ve uyanık olanın, sistemi ve mahkemeleri suistimal ederek, her ne pahasına olursa olsun haklı çıkmaya çabaladığı yerlere dönüşmüş, toplumun genel olarak “Allah düşürmesin” dediği yerler haline gelmiştir.
Oysa yargı mercileri ve yargılamalar, olayların aydınlatılması, doğru ile yanlışın belirlenmesi, insanları uyuşmazlığa sürükleyen gri hususların aydınlatılması, haklı ile haksız arasındaki ince çizginin netleştirilmesi, taraflar uzlaştırılarak toplumsal dayanışmanın yeniden tesis edilmesi için vardır. Devasa devlet gücünün kullanımına karar vererek bireyleri özgürlüğünden mahrum edebilen, malvarlığına el koyabilen mahkemeler, insanların hata ve kusurlarının hesabını verdikleri, haklarını aldıkları, haksız ve yanlış iseler doğruyu öğrendikleri, böylece toplumun güven kazandığı ve güçlendiği yerlerdir.
Bu yüce amacı gerçekleştirmek için yargı sisteminin hizmet odaklı olarak tasarlanması, sistemin merkezine kaliteli yargı hizmeti üretiminden tam sorumlu bir düzenleyici kurum konulması ve hizmet üretimine ilişkin bütün görev ve yetkilerin bu kurumda toplanması gerekir. Daha İyi Yargı Derneği, bu amaçla Adalet Yüksek Kurumu oluşturulmasını, HSK’nin ve Adalet Bakanlığı’nın hizmet üretimine ilişkin yetkilerinin Adalet Yüksek Kurumu’na devredilmesini önermektedir. Adalet Yüksek Kurumu, adalet hizmetlerine ilişkin temel politika, ilkeler ve tercihleri oluşturmak, hizmetin kalite unsurlarını belirlemek, hukuk mesleklerine kabul, terfi ve çıkarmalar ile hukuk meslekleri arasında uyum ve eşgüdümü sağlamakla görevli ve yetkili olmalıdır.
Yargı organ ve unsurlarının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, yargı hizmetlerinde kalitenin en başta gelen şartı olarak gerçekleştirilmeli, bu konu siyasi bir tartışma olmaktan kesin olarak çıkartılmalıdır. Bu çerçevede Adalet Yüksek Kurumu, en başta hiç kimse, grup veya koalisyonun nüfuz edemeyeceği üye kompozisyonuna sahip olmalıdır. Kurumun her türlü kararı yargı denetimine tabi olmalı, isteyen herkes ilgisini veya menfaatini kanıtlamaya gerek duymadan, hiçbir maliyete katlanmadan veya risk yüklenmeden yargısal denetimi başlatabilmelidir.
Adalet Yüksek Kurumu önerimizde yukarıda belirttiğim hassasiyetlerin nasıl halledilmiş olduğunu, daha detaylı olarak bir sonraki yazımda anlatacağım.